İLETİŞİM
- Emre Dölcel
- 15 May 2017
- 2 dakikada okunur

Dünyanın en zor işi nedir diye sorsalar, ne derdiniz?
Bir yazara göre "bir işin nasıl yapılacağını bilirken, başkalarının onu nasıl yapamadığını izleyip sessiz kalmaktır". Haklı olabilir... Bunu çoğu zaman hissetmişimdir ben de.
Oysa bana sorsanız, dünyanın en zor işi insanlarla iletişim kurmaktır derim. Sanki kendi aramızda iletişim kurabilmişiz gibi bir de uzaydaki varlıklarla iletişmeye çalışan bilim adamları var. Ütopyanın alası...
Bir yazı yayınladım yine. Anneler gününe dair. Özü şuydu; isteyen istediğini istediği şekilde kutlasın, karışmayın. Rahatsız oluyorsanız sosyal medyayı o gün kullanmayın dedim.
Eyvah eyvah.
Sanki ben Allah'ım diye ilan ettim.
Bir tanesi beni ve yazımı okumuyormuş ama yazımı da beni de siksinmiş. Mal mal yazıyormuşum. Beni okumadan mal mal yazdığıma nereden kanaat getirdiğini soracaktım ama benimle cima eyleme arzusunu dile getirip bloklamış hemen beni. Utandı sanırım. Çekingen erkeklere bayılırım.
Bir diğeri "insanlara ayar vermeyin deyip sen ayar veriyorsun. Madem herkes istediğini yapabilmeli, o halde buradan kutlama yapıp annesi olmayanların gözüne sokmayın kardeşim deme özgrülüğü de var. Sen de onlara laf etme" dedi. E doğru tabii. Böyle laf ebeliğine gelecekse iş, bayılırım ben de ebe olmaya. Mesele toplum içerisinde belli bir düzen içerisinde yaşamamızı sağlayacak özgürlüklere sahip olabilmekte. İnsanlara "anneler gününü kutlamayın kardeşim" demek bir özgürlük olmuyor ne yazık ki. Biz ona faşizm diyoruz. Bu gözle bakacak olursan, gözünün üzerinde kaşın var diyerek adam da vuralım. Neticede özgürlükse özgürlük, değil mi?
Bir diğer hanımefendi, bana yapılan yorumlara katlanamadığımı, terbiyesiz ve seviyesizce cevap verip ayıp ettiğimi yazmış. Kendisine bunu nerede yaptığımı hem yorumunun altında hem de özelden sordum ama cevap vermedi. Açıkçası bana "mal mal yazıyorsun" veya "seni de yazını da sikeyim" gibi seviyeli yorumlar yapan takipçilerime "bu profilin en güzel yanı, beğenmiyorsan s..tir olup gidebiliyorsun" yazdığımda ayıp etmiş oluyorsam, yuh bana yuhlar bana!
Mesele iletişim kurabilmek. Kimsenin her yazdığımı beğenmesi veya her yazdığımla aynı fikirde olmasını beklemiyorum. "Yazınızı beğenmedim", "sizinle aynı fikirde değilim", "bu yazı bence güzel olmamış" en sevdiğim yorumlardır. İnsanların düşüncelerini bu kadar rahat ifade edebilmesi için dil döküyorum aylardır. Bu ülkenin temelinin bu olması geretiğini düşünüyorum. Ancak "mal mal yazıyorsun", "senin kalemini s..eyim", "saçmalamışsın", "zırvalamışsın" gibi yorumlar eleştiri olmuyor, anlayın artık.
İletişim kuramıyoruz çünkü dinlemiyoruz.
İnsanları sakin kafa, önyargısız bir zihin ile okumuyor dinlemiyoruz. Tüm söylenenleri kafamızda yarattığımız yargı kalabalığının içine hapsedip, oradan süzmeden dinlemeye çalışıyoruz. Bu yüzden birinin ne dediği değil, bizim o konuda ne düşündüğümüz ve onu nasıl anladığımız önemli oluyor.
Hiç kimse duymak istemeyen biri kadar sağır, görmek istemeyen biri kadar kör olamaz derler.
İşte bu yüzden dinlemek, en az konuşmak kadar önemli bir sanat.
İletişim kurmak ise Nirvana.
Bu kadar net.
Comments