KAZANMAK
- Emre Dölcel
- 18 Nis 2017
- 4 dakikada okunur

Şimdi şapkamızı önümüze koyalım ve bazı gerçeklere göz atalım;
* İki buçuk milyon oy şaibeli deniyor. Hepsinin iptal edildiğini düşünün. Bu sefer oran tersine dönecek ve "Hayır" %51 ile kazanmış olacak. Peki bu durum adil mi? Daha önce söylediğimi tekrarlıyorum; bu ülkede 25 milyon vatandaş yeni anayasa paketine onay verdi. Ama ondan ama bundan. Seçmenlerin yarısı... Elbette "hayır" çıkması bizi mutlu edecek ancak ülke öyle bir bölünmüş durumda ki, yarısı farklı bir sistem bekliyor. Ne olacak bu insanların beklentisi?
* Bir kaç nokta net. Hayır diyenlerin büyük çoğunluğu sırf Erdoğan ve AKP "evet" diyor diye seçimini yaptı. Aynı şekilde evet diyenler de particilik yaptılar. Dolayısıyla aslında ortada mevcut sistemden, yargıdan, anayasadan ve parlamenter sistemden mutsuz olan büyük bir kitle var. Erdoğan'ın en büyük artısı (sevin ya da sevmeyin) karizması iken, muhalefetin en büyük eksiği bu karizmaya karşılık verememesi ve yıllardır Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasını yemesidir. 15 yıldır neredeyse girdiği her seçimi kazanan bir partinin ve liderin karşısında girdiği her seçimi kaybeden, hatta bir seçimde oyunu dahi kullanamayan bir "lider", ne kadar dürüst olursa olsun, ne kadar doğruları konuşursa konuşsun, halkın beklentisini karşılayamaz. Artık bunu görüp kenara çekilmesi en doğrusudur. Merak etmesin, yerine gelecek kim olursa olsun, ondan daha kötü olmayacaktır.
* Mevcut iktidar kanla besleniyor. Burası muhakkak. Hile yapıyor, bölüyor, adaleti ve sistemi kendi işine geldiği gibi kullanıyor... Yetmiyor, sürekli mazlumu ve mağduru oynuyor. Demek ki bu ülke için şu anda bu gerekiyor. Biz değil miyiz, filmlerde hep mazlumu seven? Biz değil miyiz, mahalle maçı bile olsa ezik olan takıma şefkat gösterip kazanmasını isteyen? DNA mızda bu var. İnkar etmek gereksiz ve faydasız. Bu durumda iktidarın karşısına çıkacak olan liderin, bazı şifreleri göz önünde bulundurması, en az Erdoğan kadar karizmatik ve esnek olması gerekiyor. Adam 1 gün önce söylediğinin tam tersini ertesi gün söyleyecek ve bunu eleştirenlere ayar verecek kadar fütursuz, esnek. Bence bu da bir kabiliyet. En az onun kadar kabiliyetli bir lider çıkmak zorunda karşısına. Özal'a bakın, Demirel'e bakın... Ecevit içlerinde belki en az karizmatik ve çelimsiz olanıydı ancak o bile Kıbrıs konusundaki duruşuyla karizmasını gösterdi. Bu ülke insanı için önemli olan budur. Soyuyorsa beni soyuyor kardeşim diyen birine dürüstlüğü, Mustafa Kemal Atatürk'ü, İzmir Marşı'nı, diğer tarafın hırsızlığını anlatamazsınız.
* Hemen herkesin kabul ettiği bir gerçek daha var; AKP yavaş da olsa eriyor. Bir önceki seçimleri tekrar etmek zorunda kaldılar. Nasıl kazandıkları da ortada. Bu seçimin şaibeli olduğu konuşuluyor hala. MHP ile ittifak yapmasına rağmen büyük oy kaybı yaşadılar ve 15 yıldır ilk kez tüm büyük kentleri kaybettiler. Al sana fırsat. Yeni bir liderin çıkması için, mevcut partilerin yüzlerinin yenilenmesi ve insanlara umut verebilmesi için harika bir ortam oluştu. Elbette şu anki parti başkanları "biz kazandık" masalını tekrar edecekler lakin milletin karnı bu zırvalara tok. Kaybettiniz kardeşim. Hem de sürekli kaybettiniz. Ulan Galatasaray bile Fenerbahçe'yi ara sıra yeniyor hiç değilse. Siz deplasmanda da kendi evinizde de sürekli mağlupsunuz. Gidin artık. Yeni yüzlere yer açın, onları destekleyin. Bu halk her seçimde gerekli mesajı veriyor. Siz bu mesajı yanlış okumaya devam ettiğiniz sürece, ortaya çıkacak vahim tablodan en az iktidar partisi kadar sorumlu olacaksınız, anlamıyor musunuz?
* Mevcut iktidarın en doğru, en iyi yaptığı şey algı yönetimidir. Dolayısıyla onları kendi silahları ile vurmak zorundasınız. Bunun için de en iyilerle çalışmak, en az onlar kadar biat etmek, en az onlar kadar mesai harcamak zorundasınız. Sürekli Atatürk'ü kullanarak bir yere varamazsınız. Unutmayın ki, evet diyen 25 milyon içerisinde de Atatürk sevdalıları var. Söylemlerinizi, bakış açınızı değiştirmek zorundasınız.
* Bu ülkenin düşmanı ne Hollanda, ne Almanya, ne ABD, ne Erdoğan, ne FETÖ, ne de Suriye'dir. Bu ülkenin bir numaralı düşmanı cehalettir. Muhalefetin 15 yıldır yaptığı en doğru şey bu referandum için köy köy gezip kendilerini anlatmak oldu. Neden hayır verilmeli, yeni anayasa paketi neden kabul edilmemeli, herkes binlerce kilometre yol yaptı, halkla buluştu, anlattı, dinledi. Belki zaman yetmedi, belki şartlar eşit değildi ancak ilk kez kazanmaya gerçekten bu kadar yaklaştı. Dolayısıyla tam da bu noktadan devam etmeliyiz. Karşımızdakilerin cehaleti ile mücadele etmeliyiz. Sen cahilsin diyerek küçümseyerek değil, kendimizi bıkmadan anlatarak, öğreterek, göstererek lakin hepsinden önemlisi, onları dinleyerek kazanacağız.
* Mevcut anayasa her şekilde meşruiyetini yitirmiştir ve yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğu muhakkaktır. İktidar partisinin balkon konuşmaları kimseyi yanıltmasın. Bu güne kadarki tüm balkon konuşmalarında bizim bile alkışımızı alıp, o balkondan indikten sonra söylemlerinin tam tersini yaptılar. Bu iktidarın tek amacının Erdoğan'ı mutlu etmek olduğu yadsınamaz. O halde muhalefete düşen en büyük görev, şu anki rüzgarı arkasına alıp, ülkenin tüm uzmanlarını ve kesimlerini bir araya getirerek yeni anayasa çalışması yapmak yahut böyle bir çalışma için iktidarın üzerinde baskı oluşturmaktır. Bugünkü yeni anayasa paketi aşırı taraflı ve büyük bir kesimi dışarıda bırakan bir ekiple hazırlandı. Bu referandumda halk bundan mutsuz olduğunu açıkça ortaya koydu.
Son olarak şunu söyleyeyim;
Sayın Kılıçdaroğlu;
İyi adamsınız. Dedem olsanız bayılırdım size. Valla bak. 35 yaş daha küçük olsam, şöyle mıncıklardım yanağınızı, otururdum kucağınıza, "bana Atatürk'ü "anlatsana dedeciğim" falan derdim kesin.
Lakin dedem değilsiniz.
Lider de değilsiniz.
Dürüst olduğunuza eminim. Pamuk gibi de kalbiniz vardır muhakkak.
Ancak karizmatik değilsiniz. Umut vermiyorsunuz. Sürekli yenilip "acımadı kiii, acımadı kiii" diyorsunuz.
Ama bizim canımız acıyor artık.
Lütfen gidin.
Atatürk'ü de, CHP'yi de, solu da, sağı da bir rahat bırakın artık.
"Ne tatlı adamdı be" diye hatırlayalım artık sizi.
Solun da, CHP'nin de anasını s..ti, bi gidemedi be birader demeyelim.
Bunu hak etmeyecek kadar saygıdeğersiniz çünkü.
Gidin.
Lütfen
Comments