top of page
Ara

HADİ LEN!

  • Yazarın fotoğrafı: Emre Dölcel
    Emre Dölcel
  • 17 Nis 2017
  • 2 dakikada okunur

Dünkü referandumun ardından kendi bakış açımı paylaşmak isterim. Bir çok insan yazılarımı büyük bir kitle takip ettiği için sorumluluğum olduğunu, buna göre yazmam gerektiğini söylüyor ancak buna katılmıyorum. Böyle bir kitle beni takip ediyorsa, bunun yegane sebebi, içimdekileri olduğu gibi yazmamdır. Aynısını yapmaya devam edeceğim.

* Görünen o ki, 25 milyon seçmen, bu ülkenin tek kişi tarafından yönetilmesini, parlamenter sisteme ihtiyaç olmadığını, biraz karizması olan herkesin koca ülkeyi yönetebileceğini düşünüyor. Neresinden bakarsanız bakın, asıl vahim tablo budur. Bu rakam ülkenin toplam nüfusunun üçte biri. Elbette referandumun iktidar partisi tarafından genel seçim havasına büründürüldüğünü, "evet" diyen kesimin anayasa paketinden bihaber olduğunu ve büyük çoğunluğunun AKP ve Erdoğan'a oy attığını kabul etmek gerekir.

* Oy haritasında Türkiye' yi bir çember olarak düşünürseniz, bu çemberin merkezine doğru daha küçük bir çember çizdiğinizde, "evet" oylarının çıktığı illeri görüyorsunuz. Bu illerin ortak özelliği genelde muhafazakar görünen, okuma yazma oranının en düşük olduğu ancak insanların büyük bir ağırlıkla sandıklara gittiği illerdir. Batı illerinde yani okuma yazma oranının ve eğitim seviyesinin daha yüksek olduğu illerde insanlar anayasa paketinin ne anlama geldiğini bildiği için "hayır" dedi ancak bu illerde yaşayan "eğitimli" kesim (yaklaşık 9 milyon seçmen!) sandık başına gitmedi. Ya "benim oyum neyi değiştirecek?" dedi, ya da "bana ne?".

* YSK'nın yaptığının hiç bir makul açıklaması yok. Kanun bellidir. "Zarfların hepsi bizzat tarafımızdan hazırlanmış, özel fligranlı zarflardır" demek çözüm değildir. YSK nın asli görevlerden bir tanesi seçimlerde kamu vicdanının zedelenmemesini sağlamaktır. Ne demek mühürsüz zarflar da kabul edilecek? O zaman hiç mühür basılmasın. Niye mühür basılıyor ki? Gencecik çocuklar, 1 dakika geç kaldıkları için tüm yaşamlarını etkileyecek sınava alınmadılar bu ülkede. Zaten yıllardır (sadece AKP döneminden bahsetmiyorum) kendimizi yırtmamız bu yüzden. Bir kural ya vardır ya yoktur. Bir kereden bir şey olmaz mantığı ile hareket ederseniz, çocuklara da tecavüz edilir, kadınlar da doğranır, seçime hile de karışır, gençlerin gelecekleri de kararır.

* Dün de söylemiştim. Bu kadar kritik bir konudaki referandumda yarının 1 fazlası ile bir seçim yapmak mantıklı gelmiyor. Ancak elbette ülkenin bugünkü şartlarında ihtiyaçları olan 60 puan olsaydı, onu da alırlardı diye düşünmeden edemiyor insan.

* Günümüzde ülkelerin gelecekleri kendi halklarının değil, ne yazık ki daha güçlü ülkelerin yönetimlerinin ellerinde. Dolayısıyla hepimiz bizim için biçilmiş geleceğe doğru yol alıyoruz. Bugün AKP değil MKP de iktidar olsa, aynı şeyler yaşanacaktı muhtemelen. Kendimizi kandırmayalım.

* Bir iktidar düşünün ki, bizzat kendi elleriyle büyüttüğü bir yapının ülkeye bela olması yüzünden OHAL ilan ediyor. 6 aydır koca ülkeyi KHK ile yönetiyor. Bu ortamda bir de refarandum düzenliyor. TRT de iktidara ve yandaşlarına 5 saat ayrılıyorsa, muhalefet 5 dakika ile geçiştiriliyor. Şehirlerde kafanızı nereye çevirseniz "evet" afişleri görüyorsunuz. İktidar sahip olduğu gücü, belediyeleri ve imkanları sadece kendi lehine kullanarak avantaj elde ediyor ve bu iktidarın başbakanı dün akşam balkona çıkarak demokrasinin renklerinden, güzelliğinden, birlikten falan bahsediyor.

Yani ta içimden bir "hasssiktirin lan!" diyesim geliyor da....

Demeyeceğim.

Ayıp olmasın.


 
 
 

Comments


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square

© 2016 by Z.E.Dölcel. Proudly created with Wix.com

bottom of page