top of page

BABA, ANNE VE KUTSAL EŞEK


Malum, gerek iktidarın, gerekse de Cumhurbaşkanı'nın ağzında yıllardır aynı kalıplaşmış cümle var; "halkın iradesi esastır".

Fikir olarak baktığınızda doğru, kabul edilebilir ve demokrasinin olmazsa olmazlarındandır bu cümle. Ancak bu fikri farklı kriterlerle beslemezseniz, manipüle edilebilir, istenilen yere çekilebilir ve bir anda demokratik toplumun 1 numaralı düşmenı hale gelebilir bu masum cümle.

Nasıl? Elimden geldiğince basit şekilde açıklayayım;

Bir süre önce birlikte çalıştığımız ve ofisimizde yemeklerimizi yapan dünyay tatlısı ablamızla sohbet ediyorduk. Bana dinden ve dini vecibelerden bahsederken, ona şunu sordum; "Kur'an okudun mu hiç?"

"Hayır" dedi. Okuma yazması yok çünkü.

"Peki neden namaz kılıyorsun veya oruç tutuyorsun?" diye sordum.

"Bilmem? Bize öyle öğrettiler de ondan galiba" şeklinde cevapladı.

Bu ablamız, normalin üzerinde bir zeka düzeyine sahip, gayet becerikli, çok mantıklı ve analitik bir kafa yapısı ile konuşuyor. Yani sıradan ve cahil cühela biri değil. Ancak işte okuma yazma bilmiyor, mensubu olduğu dinin kitabının ne öylediğinden haberi yok ve ezbere ibadet ediyor.

Peki bu toplumun ne kadar kısmı böyledir?

Aziz Nesin kadar nokta tışı bir tahminde bulunamam elbet. Ancak hiç de azımsanacak bir oran olmadığına eminim. Dolayısıyla siz, yönettiğiniz toplumun cehaletini beslerken, onun eğitimine katkı sağlamaz, hurafe, inanç sömürüsü ve manipülsayon ile beslerseniz, bu durumda "halkın iradesi" sakat çocuk doğurur.

Hayatı boyunca hiç okumadığı bir kitabın dinine ibadet edenler, sayfalar dolusu Anayasa teklifini de okumayacak, kendince hayran olduğu adam ne derse onu dinleyecektir.

Hitler'in de zamanında halkın (seçime katılan halkın yani) %90 ınından fazlasının oyu ile başa geçtiğini hatırlatmak isterim.

Ülkemizin yıllardan beri belki de en büyük problemi cehalettir.

Köprü yapmak, racon kesmek, yol yapmak, "halkın iradesi" cümlesini ağızlara pelesenk etmek, "halka soralım bakalım, ne diyecekler" gibi lakırdılar, bu halkın egosunu besleyecek, kalabalık bir kesimin çok hoşuna gidecek ve bazılarının gözünde sizi "asrın lideri" yapabilecektir ancak, bu yolla alınacak kararların ülkeyi yıllarca onarılamayacak bir hasarla karşı karşıya bırakacağı da muhakkaktır.

Bir toplum ki, elindeki Monoply dolarlarına burnunu silerek, onları kameralar karısında yakarak dövizi dizginleyebileceğini zannediyor. Cebindeki 50 $ ile kur ayarlaması yapabileceğine, dövüzdeki hareketlerin üst akıl gibi bir yapının işi olduğuna inanabiliyor. Koca koca adamlar "kandırıldık" dediklerinde, hesap soracaklarına, meydanlarda omuzlarında taşıyor. Allah'ın emirlerinden habersiz, kulaktan dolma bilgilerle ibadet ediyor.

Halk, bazı seçimleri ile mutlu oluyor, belli bir zümreye karşı seçim zaferi kazandığında orgazm sigarası yakıyor. Bunun bir mahsuru yoktur ve demokrasinin cilvesidir. Ancak bu yaptığı seçimler rejimi, bir ülkenin geleceğini etkiliyorsa, orada onları bir sarsıp, "aklını başına getir aga"demek lazımdır.

Peki ne yapacağız? Bu cehaleti, bu kafayı 2 günde değiştirmek, iyileştirmek mümkün değil. Ancak asıl şimdi mücadele ve ayağa kalkma zamanı. Elimizden geldiğince çok insana, referandumda neden "hayır" demeleri gerektiğini anlatacağız. Hedefin Erdoğan veya AKP olmadığını, sadece ülkeyi belki de 1 asır geriye götürecek düzenlemelerin neler olduğunu, olası sonuçlarını anlatacağız. Bıkmadan usanmadan. Hiç bir kimseyi veya hiç bir kurumu kötülemeden. Çünkü bu anayasaya karşı çıkılmasının sebebi isimler değil, zihniyetlerdir. Dolayısıyla bizim mücadelemiz de bu zihniyetle olmalı, isimlerle değil.

Eğer bunu yapmazsak, yarın çok geç olacak.

Rahmetli babaannem, "evladım baban eşeği si....ten sonra gör ananın hayrını"derdi.

Bu sefer Babaanneme kulak vermenin tam zamanı sanki... Ne dersiniz?


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page