top of page

FETÖ'CÜ SANATÇILAR


Malum, hükümet paralel ile mücadelede ciddi adımlar atıyor. Son olarak dün, içlerinde sevgili Sevinç Erbulak'ın da olduğu 6 oyuncu ve yönetmen Şehir Tiyatroları'ndaki görevlerinden uzaklaştırıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından. Böylece paralel yapıya ağır bir darbe daha vurulmuş oldu. Demokrasi'nin yılmaz savunucusu Yeni Şafak gazetesi haberi "FETÖ'cü sanatçılar kovuldu" başlığı ile yayınladı. Demokrasinin bir kere tadına varan yandaş basın eminim ki çok daha yaratıcı haberlere imza atacaktır zaman içerisinde.

Peki 15.Temmuz'dan bu yana demokrasi bayramı yaşayan ülkemizde neler oldu? Şu anki tablo nasıl?

Şimdiye kadar yaklaşık 70.000 kamu personeli ve asker ya tutuklandı ya da görevden alındı.

Bu dalgadan pek çok kuruluş da nasibini aldı tabii.

Mesela TFF'de 105 personel işten çıkartıldı FETÖ bağlantısından ötürü. Elbette insan merak ediyor, bre Demirören, bu adamların ne mal olduğunu anlaman için darbe kalkışması olması mı gerekiyordu?

Sadece TFF değil, belediyeler, okullar... Hepsi ayıklama yarışına girdiler. Muhtemelen kurunun yanında yaş da yanıyordur ancak demokrasi bayramlarında bu gayet doğaldır.

Bu kurumlar neden şu ana kadar böyle bir ayıklama yapmadı, neden bu adamların o mevkilerde çalışmasına göz yumuldu? Acaba FETÖ bağlantıları bilinmiyor muydu? Bilinmiyorduysa, 10 günde nasıl anlaşıldı? Biliniyorduysa, neden bugüne kadar beklendi? Birilerinin çıkarı mı söz konusu?

Elbette bu soruları sorduğum için pek çok demokrasi savaşçısı tarafından darbeci uşağı olmakla suçlanacağım. Bu da yeni moda çünkü.

Cumhurbaşkanımız aylar önce Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımadığını, Türk tipi bir Başkanlık sistemi olması gerektiğini söylemişti. Bugün Türk tipi demokrasinin de sınırları çiziliyor, tanımı yapılıyor.

Nasıl mı?

Anlatayım örnekleriyle efendim;

Geçen günlerde demokrasinin yüceltildiği bir tartışma programında Prof. Nurşen Mazıcı, kalkışma sırasında ölenler için şehit demeyeceğini, şehitliğin dini bir kavram olduğunu, kendisi, bir bilim insanı olarak dini kavram kullanmayacağını ifade etti. Sokaklarda ölenlerin canlarının en az Cumhurbaşkanı'nın canı kadar kıymetli olduğunu, insanlara sokağa dökmenin yanlış olduğunu ifade etti. Fikrini paylaştı. Sonra da olan oldu tabii. Programın moderatörü reklama girelim dedi ve reklam dönüşü büyük bir gururla Nurşen Hanım'ın maksadını aşan cümleler kurduğunu ve yayından gönderdiklerini ifade etti. Demokrasi bayramını kutlayan bir program için alkışlanası bir hareketti. Bu kadarla kalmadı tabi. Sağlık Bakanı, Nurşen Hanım için "sen şehit demeyebilirsin, sen insan da değilsin. Böyle istisnalar dışında herkes darbe girişiminin karşısında." dedi. Yani o gece hayatını kaybedenlere "şehit" demezsen, fikrini söylersen sen de darbecisin.

Bitti mi? Bitmedi tabii.

Burada günlerdir bazı sorular soruyorum. Aklı başında olan herkes sorular sorar. Soru sormazsanız, size sunulan her şeye inanır, size sunulan her şeyi sunulduğu şekliyle kabul ederseniz, yarın öbür gün bu ülkeye Cumhurbaşkanı olur, herkes tarafından kandırılır, sonra da "Allah affetsin" dersiniz mazallah.

Neyse, bu soruları sorduğumuz için elbette biz de darbeci olduk, FETÖ'cü olduk, terörist olduk evvelallah. Nasıl olduk, neden olduk bilmiyorum ama, okuyanlar böyle takdir ettiler sağolsunlar.

Eh, biz boşuna yazmadık "cadı avı başladı" diye... Öyle bir dönem ki, kurunun yanında yaş da yanacak... Birileri, sırf fikirleri yüzünden, sırf diğerlerinden farklı düşündükleri için hapse tıkılacak, görevden uzaklaştırılacak ve en kötüsü, daha yargılanmadan, haklarında kesinleşmiş bir hüküm verilmeden yaftalanacaklar. Ya darbeci olacaklar, ya vatan haini ya da terörist. Ha, ne de olsa günü gelince bir "özür dileriz, yanlış yaptık" ile sıyrılınıyor işin içinden, sorun yok.

Gel gelelim;

Bu ülkede herkes Bakan, Vali, Belediye Başkanı, Rektör, Federasyon Başkanı, Başbakan ve hatta Cumhurbaşkanı olabiliyor çok şükür. Demokrasinin en güzel tarafıdır bu. Lakin bir bak bakalım, kaç tane Sevinç Erbulak var? Hele bir bak bakalım kaç tane Kemal Kocatürk göreceksin? Söyle hele bana, kaç İrem Aslan, kaç Mahberi Mertoğlu, kaç Arda Aydın veya kaç Ragıp Yavuz var?

Anayasa'yı, Demokrasi'yi kendi kafanıza göre yorumlayıp, kendi yorumunuzu herkese empoze etmeye çalışırsanız, ortaya çıkacak tek şey adaletsiz, Devlet'e ve sisteme olan güvenini yitirmiş, endişeli ve kuşkucu bir millet olur. Bu durumu değiştirmenin yolu cadı avı başlatmak değil, bir an önce güveni oluşturacak adımlar atmaktır.

Darbe girişiminden bu yana maşallah herkes görevden alınırken, girişimi saat 15:00 te öğrenen ama kimseye söylemeyen, tedbir alamayan bir adamın hala koltuğunda oturması, binlerce kamu personelinin FETÖ bağlantısı olduğu için işten çıkartılmasına rağmen, hiç bir Bakan'ın koltuğunu kaybetmemiş olması, sorumluluk almaması çok mu normal?

Haydi, bir Fidan için koca bir ülkeyi kurban ediyorsunuz,

Bir Sevinç'i çok görmeyin bu ülkeye bari.


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page