ENKAZ

Sayın Emine ERDOĞAN Hanımefendi;

Malum, dün bir vakıf toplantısında yapmış olduğunuz konuşmada Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdığınızı, altından da terör dahil çok büyük meselelerin çıktığını, şimdi bu meselelerle uğraştığınızı söylemişsiniz.

İnsanların fikirlerini söylemesi, serbestçe ve dilediği gibi dile getirmesi hususunda sonsuz bir inancım var. Konuşmasınızı bu minvalde değerlendirdiğimde açıkçası beni çok rahatsız etmedi. Herkes istediği gibi düşünmekte özgür. Her ne kadar muhterem eşiniz bu konuda bizlere pek katılmasa da, bu inancımızı her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz.

Yapmış olduğunuz konuşmayı başka yerlere çekmek gibi bir niyetim yok. Neticede gayet net ifade etmişsiniz. Haklısınız, bir enkaz kaldırmış durumdasınız. Cumhuriyet'in ilanı öncesi ve sonrası yaşananlar, verilen mücadeleler, bu genç Cumhuriyet'in bu kadar kısa sürede büyük yaralar almasına yol açtı. Gelgelelim, Emine Hanım, ikimiz de böyle bir konuşmayı ne maksatla yaptığınızı gayet iyi biliyoruz.

Muhterem eşinizin gerek Başbakanlıki gerekse de Cumhurbaşkanlığı dönemini kapsayan 14 senede ise çok şükür bambaşka bir enkaz söz konusu. Gönül isterdi ki, bu konuşmanızda, hazır bir enkazdan bahsediyorken, eşinizin ve arkadaşlarının defalarca kandırılmaları sonucu ortaya çıkan kumpaslar, ordunun tüm üst kademesinin yıllarca hapislerde çürütülmesi, gazetecilerin ömürlerini demir parmaklıklar arkasında geçirmesi, var olan tüm sınır komşularımız ile kanlı bıçaklı olmayı başarmamız, ülkemize fütursuzca sokulan Suriyeliler, onlarla birlikte neredeyse tüm büyük şehirlerde fink atan teröristler, Başkent'in göbeğinde patlatılan bombalar, polis tarafında acımasızca öldürülern gençler, sürekli şiddet gören kadınlar ile ilgili de 2 kelam edeydiniz...

Türkiye ne yazık ki asıl bugün enkaz haline gelmiştir hanımefendi. Bunda kimlerin parmakları olduğunu merak ediyorsanız, çok da uzaklara bakmanız gerekmeyecek.

Ve hanımefendi, giyiminizde kendinizce çok özen gösterdiğiniz islami kuralları anlamakta güçlük çekiyorum. Bu kadar tesettüre girip suratınıza yapmakta olduğunuz makyaj biraz kafa karıştırıyor. Bunu samimiyetle ve tüm cehaletimle söylüyorum. Bu konuda da bizleri aydınlatsanız keşke...

Ve Emine Hanım, hazır mikrofon elinizde ve hazır herkes pür dikkat sizi dinliyor, İETT de memur olan bir adamın eşi olarak, sadece 30 yıl içerisinde nasıl olup da Belçika'da mağaza kapatacak hale geldiniz, anlatıverseydiniz. Malum, tecrübeleriniz büyük maddi sıkıntı yaşayan halkınız için umut ve ışık vaadediyor.

Tüm saygımla;

ZEKİ EMRE DÖLCEL