top of page

İktidar, Suç ve Ceza...

Bir cenazeye katılıyor Cumhurbaşkanı. İmamların kıbleyi yanlış hesapladığını fark ediyor ve uyarıyor. Bunun üzerine cenazelerin yönü değiştiriliyor ve cenaze namazı öyle kılınıyor.

Diyanet hemen üzerine vazife addediyor konuyu ve 86.000 camide kıble tespiti yapılmasını istiyor. Çünkü İmam Hatip te yıllarca eğitim alan imamlar bir kıbleyi bile doğru tespit edemiyor.

Lakin mesele bu değil. Mesele, dudağından çıkacak 2 kelamı ağzı açık ayran budalası gibi bekleyen insanların olduğu bir toplumda, Güç'ün yani Güç sahibinin halkını koruyacak tedbirlerden çok, yüzeysel, toplum refahı üzerinde somut faydası olmayan konularda kelam edip durmasıdır.

Batı toplumlarındaki insanlar bizden daha ahlaklı değiller. Bizden daha vicdanlı, daha iyi, daha sevgi dolu değiller. Orada da tecavüzler oluyor. Orada da cinayetler oluyor. Çünkü her ikisi de yaşamın bir gerçeği. Ancak o toplumlar ile en büyük farkımız, orada gerçekleşen suçlar neticesinde kamu vicdanının rahatlatılmasıdır. Konulan kurallar, o kurallara uymayanlar için verilen cezalar çoğu zaman kamu vicdanını rahatlatır. Bunun problemli tarafları da yok mudur? Elbette vardır. Hukuk dersinde bize öğretilen ilk prensip şuydu; Bir tek masumun serbest kalmasını sağlayacaksa 1000 suçlu salınabilir. Önemli olan o masumun ceza çekmemesini sağlamaktır. Yasa koyucu suçluya gereken cezayı neticesinde verecektir çünkü.

Bir süre önce Nietzsche'nin "Adalet, Suç ve Ceza" üzerine düşüncelerini yorumlayan bir yazı okudum. Orada tam olarak şöyle söylüyor;

Nietzsche'ye göre suçlu ceza yolu ile suç ve günahkarlık duygusu edinmez. Yani 'ceza arıtmaz çünkü cürüm kirletmez'. Suçlu, suç işlemesinin akıllıca olmadığını anlar ama aynı zamanda da toplumun, onun akılsızlığını cezalandırma yönteminin, kendisine karşı aynı tarzda yapılan bir suç olduğunu da anlar. Kısaca Nietzsche'ye göre "ceza" arzulara boyun eğdirmekten, insanın daha dikkatli olmasını sağlamaktan, korkuyu arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Böyle yaparak da insanı evcilleştirir ama onu daha iyi kılmaz. Dolayısıyla eğer ileride suç işlemekten uzak durursa bunun sebebi artık daha uyanık olmasıdır, daha ahlaklı olması değildir. (ADALET, SUÇ ve CEZA ÜZERİNE: NIETZSCHE / Prof. Dr. SABRİ BÜYÜKDÜVENCİ)

Sözün özü, ceza hiç kimseyi ahlaklı veya adil biri yapmaz. Ancak yeri geldiğinde onu durdurmayı başarabilir. Lakin bizimki gibi az gelişmiş, adaletin sağlanmadığı, konulan bir kuralın kolaylıkla çiğnendiği, bunun karşısında da cezanın uygulanmadığı bir toplumda suçluların en son dikkate alacağı şey "kamu vicdanı" dır. Bu sebeple de yasa koyucunun "suç" ile "ceza" nın tanımını çok net yapması, cezayı da "suçlu" kim olursa olsun uygulaması gerekir.

Çılgın bir trafikte emniyet şeridine giren biri ile sokak arasında 19 yaşındaki bir kıza tecavüz eden adamın hiç bir farkı yoktur temelde. Tecavüzün cinsel organ ile işlenmiş olması emniyet şeridine giren adamı daha ahlaklı veya daha az suçlu kılmaz. Her ikisi de hak tecavüzüdür ve bu 2 "suç"un cezası yasa koyucu tarafından uygulanmadığında kaos oluşur. Bir süre sonra da mağdur, yasa koyucunun yapamadığını yapmayı hak bilir ve cezayı kendi kesmeye kalkar. İşte az gelişmiş toplumlarda en sık ortaya çıkan tablo da budur.

Bugün iktidar sahipleri (sırf politik iktidardan bahsetmiyorum. Güç'ü elinde bulunduran herkes), kişisel hayatları sadece kendi hayat görüşü üzerinden düzenleme yoluna gidiyor. Bu sebeple de birey kendince gece 3 te sokakta yürüyen bir kızın "tecvüz" ü hak ettiğini düşünebiliyor. Çünkü iktidar sahipleri "hayır kardeşim! Gece 3 te sokakta yürüse de, sevgilisi ile Allah'ın günü sevişse de, mini etek giyse de, akıl almayacak kadar ahlaksız bir hayat yaşasa da sen kadına tecavüz E - DE - MEZ - SİN!!" demiyor. Bunu dediğini zannediyor ancak karşısına kravatla çıktığında yelkenleri suya indiriyor. Velhasıl orada da kusur Hakim de değil. Hakim yasayı uyguluyor. Yasa iyi hal indirimi yapacaksın diyor, net. Yasa koyucu bu sorunu çözmedikçe de kamu vidanı yara bere içerisinde kalmaya devam edecek.

Sen, tek bir sözünle 86.000 camide kıbleyi ayarlatabiliyorsan, tek bir sözünle vatandaşı intiharın eşiğinden döndürebiliyorsan, kudretini asıl dilinden düşürmediğin "halk"ını kollamak için kullanacaksın. Bir tiyatro oyununda konuşulanları, bir haberde ekranda görünenleri, bir sanatçının söylediklerini veya bestecinin tweetlerini can havli ile takip edip hoşuna gitmeyen tek bir kelimede "ama yasalar, ama hukuk" çığlıkları atarak ceza peşine düşüyorsan, 19 yaşındaki genç kızı, 5 yaşındaki çocuğu, 60 yaşındaki teyzeyi, 30 yaşındaki bir kadını da koruyup kollayacaksın.

Çünkü cahil, az gelişmiş ve hukuk tanımayan toplumlar seni bugün baş üzerinde tutar ama öyle unutkandır ki, yarın kime tecavüz edebileceğini, kime tecavüz edemeyeceğini karıştırır, aklını oynatırsın. Bir bakmışsın gecenin 3 ünde sokakta seni kıstırır da etek giyip giymediğine bakmaz mazallah.


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page