top of page

Can Dündar


"Bir kerden bir şey olmaz" (ANONİM) "Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz" (TURGUT ÖZAL) "Silahsa silah, ne olmuş yani?" (RECEP TAYYİP ERDOĞAN)

Asırlardır bu coğrafyada değişmeyen bu zihniyet, dün akşam itibariyle bir gazeteciyi daha içeri tıktı. Can Dündar'dan çok hazzettiğim söylenemez. Velhasıl, yapmış olduğu bir haber yüzünden, Devlet'in alenen işlediği bir suçu ortaya çıkardığı için, hepsinden önemlisi görevini hem de layıkıyla yerine getirdiği için tutuklanmış olması neresinden bakarsanız bakın adaletsizliktir.

Sanki çok mu adil bir ülkede yaşıyoruz peki? Mevcut şartlarımızın bir tezahürü değil mi bu tutuklama? Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamına yükselmiş 2 kişi birden hukuku kendi kafasına göre yorumluyorsa, bunun kişisel bir davranış biçimi olduğunu düşünmemiz mümkün mü?

Hayır. Bu bir kültürdür. Ve işte bu kültür ve altyapıdır sittin sene AB'ye giremeyecek olmamızın sebebi. Avrupalı hukuk ile kafasına göre oynamaz. Bu yüzden adamlar yazılı olmayan Anayasa Gelenekleri ile (conventions of the constitution) yönetebiliyorlar ülkeyi (İngiltere).

Ha, şimdi kalkıp bu yazıma "AB ye gireceğiz de ne olacak? Başımız göğe mi erecek?

Biz süper gücüz, onlar istese de girmemek lazım" falan diyecek insanlar da olacaktır.

Haklı olabilirler. Çünkü onlara sunulan tablonun, onlara anlatılan masalın özünde biz koskoca Rusya'ya ayar veren, ekonomisi şahlanmış, gerekirse Amerika'ya diz çöktürecek, gerçek bir demokrasi timsali, en minik hücresine kadar Müslüman bir İmparatorluğuz ve halifemiz de Erdoğan çok şükür. Böyle bir dünyada yaşayan insanlar var aynı toprakları paylaştığımız.

İşte bu insanlar Can Dündar için "casusluk yaptı" denildiği zaman "vay deyyus!" diyor. Rusya'nın jetini düşürünce "Bizle oyun olmaz oğlum!" diyor. kıçına geçirecek donu yok, "ekonomimiz tıkırında, maşallah, inşallah" diyor.

Ramazan'da yanlışlıkla su iç, gırtlağına çökerler de, Adnan efendi koca memeli hatunlara inşallah, maşallah çektirsin, bayrakları göndere çekili dolaşırlar (terbiyem anca bu şekilde yazmaya müsade edebildi). En inançlısından Müslümanız evvelallah.

Bir kereden bir şey olmaz mirasını bırakan ecdadımızın torunlarının Anayasayı bir kere delmekte sakınca görmemesi, uluslararası hukukta suç olan eylemi ortaya çıkmadan evvel "vallahi ilaçtı" demesi, silah olduğu anlaşılınca "silahsa silah, ne olmuş" diye bağırsak temizlemesi ve bunu ortaya çıkartan gazeteciyi içeri tıktırması çok da garip değil, sadece vaka-i adiyedir bu ülkede artık.

"Devletin güvenlik ihtiyacı var. Bunun karşısında da halkın bilme hakkı ve gazetecilerin ifade özgürlüğü var.. Bunlar çatıştığı zaman ne olur? Aslında temel konumuz bu. Ben burada ifade özgürlüğünün belli konularda devletin güvenlik ihtiyacının önüne çıktığını düşünüyorum. Hiçbir şekilde devletin suç işleme özgürlüğü yoktur. Hiçbir güvenlik gerekçesi suçu örtmeye yetmez."

Can Dündar'ın savunmasının en can alıcı kısmıydı bu sözler bence.

Ve ne acıdır ki, demokrasiyi, adaleti dilinden düşürmeyip, Adliye'nin önündeki adalet heykelinin gözlerini açan bir kafanın beslediği Müslüman toplum, bir cennet ülkede yaşadığını düşünürken, biz gavurlar, biz kafirler, biz dinsizler, biz münafıklar, biz vatan hainleri daha adil, daha adaletli bir ülkenin nasıl olması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz hala.

Can Dündar sadece bir semboldür.

"Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker" zihniyetinin karşısına dikilen silahsız bir "tek kişilik" ordudur.

Ve o ordunun tek düsturudur, "Ya istiklal, ya ölüm!"


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page