Suç ve Ceza
2 haber Türkiye'den;
Her 2 haberin de merkezinde çocuk var. Lakin üçü beşi ölmediği için hala güzel güzel uyuyoruz yataklarımızda, bu ülkeyi yakacağımıza...
Birincisi Kayseri'de oynanan Kayserispor - Fenerbahçe maçından bir görüntü. 4 yaşındaki bir çocuk Fenerbahçe'nin attığı golden sonra seviniyor. Kayserispor'un amigosu ve bazı taraftarla da tepki gösteriyor... Görüntüde o miniğin korku dolu gözleri ve öfkeden deliye dönmüş, 'amigo' denen cibilliyetsizin arkadaşları tarafından zaptedilmeye çalışılması var. Ardından da Kayserispor taraftarlarının yaptığı açıklama; "dünyanın her yerinde bir çocuğun babası taafından rakip takım tribününe getirilmesi garip bir durumdur".
Sırasıyla gideceğim; sizce o taraftar ve kulüp nasıl bir ceza alacak? Taraftar 1 sene maçlara alınmaz. Kulübe de zaten ceza verilmez... Peki sizce, mesela Amerika'da, mesela Almanya'da, İngiltere'de böyle bir olay olsa nasıl bir ceza uygulanır?
Söyleyeyim; o amigo dingili direkt gözaltına alınır saldırıdan. Özellikle 4 yaşındaki bir çocuğa saldırmaya kalktığı için ağzına sıçarlar adamın. Yetmez, ömür boyu maçlardan men cezası alır. Ya Kulüp? Böyle bir herifi o stada soktuğu için, o çocuğu koruyamadığı için, iddia ediyorum, puan silinmesine kadar ağır yaptırım uygulanır-ki, bir daha tek bir Allah'ın kulu bu hıyarlığı, bırak yapmayı, yapmayı akşam maça gelmeden önce rüyasında dahi göremesin.
Devam ediyorum; kulübün sözde taraftar topluluğu açıklama yapmış. Dünyanın hiç bir yerinde bir baba oğlunu rakip takım tribününe bu şekilde sokamazmış. Bu hıyarağaları hiç Barcelona-Real Madrid veya Chelsea-Arsenal derbisi izlememiş heralde... Bırak çocuğu, eşek kadar adamlar kendi takımlarının formaları ile otururlar rakip takım tribünlerinde. Gol atınca da kıçına biber sürülmüş fil gibi hoplayıp zıplarlar taraftarların arasında. O holigan dediğimiz İngiliz taraftarlarından bir teki bile gıkını çıkarmaz.
Neden peki? Çok medeni oldukları için mi? Bizden daha mı insan onlar? Biz mi hayvanız?
Hayır! Çünkü orada her suçun bir cezası var! Ve o ceza devlet tarafından anında uygulanıyor birader. Yok sen şunun oğlusun, yok sen bunun yakınısın, yok sen milletvekilisin falan demiyor, osuruğunu düğümletiyorlar adamın orada. O yüzden o taraftarlar kuzu kuzu izliyorlar maçlarını. İnsan olmayanı eğiten, zorla insan gibi davranmasını sağlayan cezalar var oralarda.
İkinci haber Ataşehir'deki Develi kebapçısından... Manyağın biri çocukların oyun alanına gidip, çocukların üzerine asit fırlatıyor. Minik yavrulardan bir tanesi görme yetisini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya... O gözü kurtulsa bile yaşayacağı travmanın tedavisi yok. Bedeni bu saldırıdan zarar görmeyen dğer çocuklar haberde çok fazla yer almıyor, heyecan verici olmadıkları için. Oysa ruhlarındaki zarardır asıl yıkıcı olan. Asıl dram ise Develi'de yer alan 120 kameranın birden o gün bakımda olması.
Tam 120 kamera, gece restoran kapandıktan sonra ertesi gün sabaha kadar bakıma alınmıyor da, tam da müşterilerin yoğun olduğu saatlerde ve tam da bu saldırının yapıldığı gün, tam da o sırada bakımda oluyor. Biz de salağız ya, he diyoruz.
O manyak yakalanamazsa, o manyak yarın başka çocuklara da bunu yaparsa sorumlusu kim olacak? Elbette hiç kimse... Peki aynı olay yukarıdaki haberde bahsettiğimiz ülkelerde yaşansaydı, restoran "kameralarımız bakımdaydı" dese... neler olurdu? Söyleyeyim; değil Develi, isterse deveoğludeveli olsun, daha o gün kapısına mühür vurulur, ruhsatı iptal edilir, o çevrede yaşayan halk da sadece oradaki değil, nerede olursa olsun o restoranın hiç bir şubesine bir daha adımını atmazdı. İşte o yüzden de gavurun restoranı o kameraları böyle salak salak zamanlarda bakıma almayı düşünemezdi. Kalkıp da böyle yalan da konuşamazdı tabi...
Avrupa'da, Amerika'da, medeniyetin tek ölçüsü eğitim, kültür, görgü değildir sadece. İşlenen suça verilen cezalardır aynı zamanda. Elbette oralarda da cinayet işleniyor, sapıklıklar, sapkınlıklar, saldırılar oluyor. İnsan aynı insan. Lakin bunu yapan sonucuna katlanıyor. Ben bakan çocuğuyum bana bir bok yapamazlar diyemiyor. Çünkü sen böyle bir halt yediğinde senin Bakan baban, anca Silivri'de sana don atlet getirip öyle arkandan bakıyor. Sadece kanun uygulayıcılar değil elbette, o ülkelerde Yasama, Yürütme ve Yargı'dan sonraki 4.kuvvet olan Basın da adamı osurtuyor kardeşim. Hıncal Uluç yıllardır yazıp durur. Bu ülkede Basın sadece basıyor, o kadar. Hava civa...
Türkiye'de çocuğa dair 2 olay yaşandı geçen hafta... Biz yok seçimler yok Ankara'daki patlama, yok terör olayları diye uyutulurken, bu ülkenin en temel sorunu yine hasır altı edildi kardeşim.
Suç var ceza yok. Bunu çözmediğin sürece, o 4 yaşındaki yavru sıradan bir futbol maçında bile bu korkuyu yaşıyor, bu travmayı yaşayabiliyorsa, Türkiye'nin en büyük restoranlarından biri sırf başı daha fazla belaya girmesin diye "kameralarım bakımdaydı" diyebiliyorsa, istersen %80 ile iktidar ol, Anayasa'yı değiştir, sonunda babayı alırsın. Temelini dinamitlediğin bir yapıyı ayakta tutamazsın, bu kadar basit.
Her ülkede "Raskolnikov" lar yaşamıyor. Bu yüzden suçların cezası sadece vicdanlara bırakılmayıp, bizzat devletler tarafından yaptırımlarla belirleniyor. Belirlenmekle kalmayıp, uygulanıyor!
Çünkü GÜÇLÜ DEVLET, çocuklarını, insanlarını koruyabilmekle olunuyor.
Kıçını altın varaklı sikindirik koltuğa yayıp, nah bu kadar kocaman sarayım var benim demekle güçlü devlet olunmuyor güzel kardeşim!
1.Kasım'da bunu da aklının bir köşesinde bulunduruver. Sana dokunmayan yılan, dokunacağı adam kalmadığında bir gün mutlaka senin de kapını çalacak çünkü...