Neden?
"Yazılarını okudum... Ama hangi siyasi görüşe sahip olduğunu anlayamadım" dedi konuştuğumuzda. Ayrıca biraz siyasi bulmuş yazılarımı da...
Bir bakıma haklı aslında. Çünkü siyasi bir görüşüm yok. Ne sağcıyım ne solcu. Belki oturup düşüncelerimi söylesem net bir şekilde, biraz eski Yunan'daki sofistlerden dem vurup, Thomas Jefferson ile süsleyip liberal dersiniz. Velhasıl Latince "liber" yani "özgür" kelimesinden türeyen bu akımın da fazla bokunun çıktığını düşünüyorum. Kısaca, defalarca yazdığım gibi, benim işim "insan" ile. Sırf sağcı diye bir solcunun fikrine tü kaka diyen, sırf "ben Müslümanım" diyerek bir Hıristiyan'ın tavuğunu kıştlayan mantık benim bünyeme iyi gelmiyor.
İşte sırf bu hislerle seni anlamaya çalışıyorum Usta.
İmam Hatip mezunu olman, Atatürk'ten nefret etmen, üniversite mezunu olup olmaman, Kasımpaşalılığın, bu kadar kısa zamanda ulaştığın servetin, siyasi görüşün veya taraflı olman... Bir gün oturup da konuşma şansımız olsa seninle, bunların hepsi ile ilgili bir şeyler söylersin mutlaka. Kendince ikna edici olacağına da eminim çünkü muazzam bir hatipsin.
Lakin benim sorularım biraz daha farklı olurdu sana.
Mesela Berkin'i sorardım evvela. O çocuğun gerçekten bir terörist olduğunu düşünüyorsan bile, polis tarafından henüz 15 yaşında öldürülen bir çocuğun arkasından bu şekilde konuşmanı bana izah etmeni isterdim. Farz edelim ki Berkin beyni yıkanmış bir çocuk olsun. Bugünkü gençliği daha uyanık olmaları için uyarmak, onlara doğru yolu göstermek, başka Berkinlerin bu yaşta yitip gitmemesi için hükümet olarak ne gerekiyorsa yapılacağını ve sorumluluğun sende olacağını söylemek nasıl olurdu dersin?
Veya densizin biri seni Allah ile bir tuttuğunda çıksaydın televizyona; hani bazen sana göre salak soru soran biri olduğunda ona baktığın gibi baksaydın ekrana ve deseydin ki "bre deyyus, kendine gel! Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?? ". N'olurdu be usta?
Mesela hiç bilmediğin konularda konuşmasaydın... Konuyu uzmanlarına bırakıp önce bir dinleseydin... Bir mitingde okuyacağın şiirin kime ait olduğunu araştırıp yapsaydın konuşmanı... "Ben her şeyi bilirim, en doğruyu bilirim, sadece ben bilirim" demeseydin... Hepi topu bir insanım, hata yapabilirim, dur bir daha kontrol edeyim diyebilseydin...
Atatürk Orman Çiftliği'ni neden bu hale getirdiğini sorardım sana. Büyük bir samimiyetle. Yargısız. Bir Devlet'in büyüklüğünün gerçekten de yaptırdığı bir bina ile ölçüldüğüne mi inanıyorsun diyebilseydim. "Bir binayı tek füzede yıkabilirsin ama gerçekten "büyük" bir devleti yıkmak için kaç füze gerekir düşünsene usta" cümlesini gözlerinin içine bakarak söyleyebilseydim ve sen de açık yüreklilikle savunsaydın fikrini...
Bugün ülkede kan gövdeyi götürüyor. hükümet ise senin zamanından beri iyi olan her şeyi sahiplenirken, kötü olan her şey için mutlaka bir sorumluyu adresliyor, kendisinden başka. Bunun nasıl mümkün olabiliyor diye sormak isterdim. Hiç mi sorumluluğu yok AKP Hükümetlerinin? Bu kadar mı sütten çıkmış ak kaşıksınız? Bir ülke yangın yeriyse, bunda hükümetin hiç mi sorumluluğu yoktur? Tek vasıfları yalakalık, üst yönetime yakınlık veya siyasi görüşleri olan insanların yönettiği bir ülkede oluşan kaosun sorumlusu, onları orya koyanlar değil midir? Bak mesela hemen Ankara Emniyet Müdürü'nü görevden aldılar. Onu oraya oturtanın hiç mi suçu yoktur?
Ve en son sorum ne olurdu biliyor musun?
Neden bu kadar nefret dolusun usta? Bu ülke ne yaptı sana?
300 madencinin öldüğü bir yere gidip de nasıl yumruklayabiliyorsun halkı? Gezi'de onca genç ölürken nasıl "oh olsun" diyebiliyorsun? Evladını daha yeni toprağa vermiş bir babaya nasıl "karaktersiz" diyebiliyorsun? Mısırlı bir kız çocuğu için akıttığın göz yaşların, nasıl olabiliyor da kendi ülkende ölen yavrucaklar için kuruyabiliyor? Suriye halkı için paramparça olabilen o yüreğin nasıl oluyor da kendi halkın söz konusu olduğunda taş kesiliyor? Suçsuz yere hapis yatan, kahrından intihar eden, aileleri darmadağın olan komutanlar için hiç mi vicdanın sızlamıyor "ben bu davanın savcısıyım" dediğin için? Kabataş yalanını söylerken, Cami yalanını söylerken hiç mi titremiyor dudakların?
Bilgisayarının başında oturmuş, kendi çapında sana bu soruları soran, son derece sıradan bir vatandaşım ben usta... Sana garezim yok, senden nefret de etmiyorum. Çünkü nefret benim Allah inancımda, insana olan inancımda, hayata bakışımda yer almayan bir duygu. Yaradılanı severim yaradandan ötürü. Hem, ama öyle ama böyle, Cumhurbaşkanımsın. Sana olmasa da makamına saygım sonsuz.
Kişisel de değil mesele benim için. Ülkemde her gün gençler ölüyor. Sokağa çıktığımda karşısındakine sevgi ile değil, kuşku ve potansiyel nefretle bakan insanlar görüyorum sadece...
Üzülüyorum...
İşte sadece bu yüzden soruyorum;
Neden bu kadar kötüsün usta?
Neden?
Devamını oku: http://emre-dolcel.webnode.com.tr/blog/newscbm_33856/40/