top of page

Sen Kürt müsün?

"Emre, sen Kürt müsün?" diye sordu... Bir süre önce yayınladığım yazıyı okumuş ve beni takip etmeye başlamış...

"Neden soruyorsun?" dedim.

"Bir süre önce Hülya Avşar ve Beren Saat ile ilgili bir yazı yazmıştım da... Orada Kürtler çok fena küfürler ettiler bana. HDP ve PKK yı destekleyenleri çıkarttım listemden. Sen de Kürt müsün diye merak ettim..." diye cevapladı...

"Hoş, zaten Kürtsen hiç konuşmayalım" diye ekledi...

"Hayır, İstanbul'da 5.kuşağım ben. Lakin bugüne kadar beni yeni tanıyan hiç kimse Kürt olup olmadığımı sormamıştı. Gördüğün gibi, bu kadar bölündük işte. Artık arkadaşlarımızın etnik kökenini sorguluyoruz. Hayır, PKK veya HDP yi desteklemiyorum. Ancak HDP nin silah sıkmak yerine mecliste derdini anlatma hakkına, kendisini anlatma hakkına, savunduğu fikir her ne olursa olsun saygı duyuyorum. Hiç düşündün mü PKK ve HDP den çok daha büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu ve bu oyuna alet olduğunu?" diye açıkladım.

"Bunu, bu şekilde düşünmemize sebep olanlara borçluyuz. Bu kadar şehit varken, bu kadar masum insan ölürken saygı falan da duyamam" dedi ve beni blokladı.

Yazdığım yazıdan sonra binlerce insan paylaştı yazımı. Pek çoğu beni takip etmeye başladı, bir çoğu artık arkadaş listemde. Bu vesile ile beni destekleyen veya benimle çok zıt düşünen yorumlar aldım. Her birine dilim döndüğünce cevap verdim, ne düşündüğümü açıklamaya gayret ettim. Fikirlerin tartışılması, ortak bir zeminde buluşulamasa bile medeniyetin ve gelişmişliğin düzeyini belirler benim için.

Bana bu soruyu soran bayan üniversiteyi bitirmiş, anladığım kadarı ile kendini yetiştirmiş biri idi. Gelgelelim, bu şekilde düşünmesi, bu şekilde kestirip atması, sorumluluğu asla üzerine almayıp başkalarının onun böyle düşünmesine sebep olduğunu iddia etmesi ve konuyu "şehitler varken saygı duyamam" seviyesine indirgemesi aslında tehlikenin düşündüğümden de ciddi boyutlarda olduğunu gösterdi bana.

Beni endişelendiren budur.

Fikirleri beğenmeyebiliriz. Beğenmemeyi geçtim, tam aksini, hem de hayatımız pahasına savunuyor olabiliriz. İnsanı insan yapan, bir fikre ve bu fikri savunabilecek yeteneğe sahip olabilmesidir. Ben bana uzun uzun yazma zahmetine katlanan herkese sabırla cevap veririm. Çünkü her yorum, her karşıt fikir aslında benim gelişimime bir katkıdır.

Bugün bu ülke bu şekilde yönetilebiliyor ve halkın çoğunluğu bunu kabullenebiliyorsa, bunun temel sebebi, karşıt fikirlerin asla savunulmasına izin verilmemesi, aynı fikirde olmayanların sivil halk, asker, gazeteci veya sanatçı, anında susturulmasıdır. Keşke bunu bir anlayabilsek, anlatabilsek.

HDP yi, PKK yı desteklemeyin. AKP yi veya CHP yi desteklemeyin. Allah'a inanın veya inanmayın... Bir gün aynanın karşısına geçtiğinizde, karşınızdaki yüzün gözlerinin içine bakıp "beni ben yapan şeyler nelerdir?" sorusunu sorduğunuzda, vereceğiniz cevap "AKP li olmam" veya "PKK yı destekliyor olmam" ya da "Atesit olmam" olmayacaktır, göreceksiniz. Bu hayatta herkesin bizimle aynı düşünemeyeceğini, herkesin farklı bir inanç sahibi olabileceğini, dolayısıyla da hayatı yaşanır kılanın bu farklılıklar olduğunu, bizi biz yapan en temel unsurların ise farklılıklara karşı duyduğumuz saygı, Yaradanın biz ölümlülere bahşettiği en eşsiz duygu olan "sevgi" olduğunu bilin...

Voltaire' in dediği gibi;

"Seninle aynı fikirde değilim... Ancak fikrini özgürce söyleme hakkın için seni ölümüne savunurum..."

Elbette bu kadar basit değil her şey... Bu söylediklerim herkese ütopya gibi geliyor, farkındayım...

Şu fıkrayı pek çoğunuz duymuştur;

Bir Fransız, bir Alman ve bizim Temel yurtdışındaki bir televizyon programına

katılmışlar. Programın sunucusu sormuş üçüne de; "sizin ülkenizde bayanların eli niye öpülür?"

Önce Fransız cevaplamış; "Çünkü kadın, erkek ile bir bütünü tamamlar. Biz de bu yüzden onlara olan saygımızı bu şekilde gösteririz"

Sonra Alman cevaplamış; "Çünkü kadın kutsaldır bizim için. Doğurur, hayatın devamlılığını sağlar. Biz de onlara olan saygımızı bu şekilde gösteririz"

Sunucu bizim Temel'e dönmüş bu sefer, "ya siz?" diye sormuş..

Şöyle bir bakmış bizim Temel... Derken hafifçe sunucuya doğru eğilmiş ve fısıldar gibi cevap vermiş;

"e bir yerden başlamak lazım..."

Anlatabildim değil mi?

Bir yerden başlamak lazım...


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page