top of page

SUÇLU KİM?

Sene 2001. İmralı Adası'nda Jandarma Komando Asteğmen olarak görev yapıyorum. Subay odalarının bulunduğu bölümde bir Asteğmen arkadaşımla sohbet ederken, diğer odadaki Asteğmen arkadaşımızın telefonla yüksek sesle konuştuğunu duyduk. Kafamızı dışarı çıkartıp sesin geldiği yöne doğru baktık. Asteğmen "emredersin komutanım!" diyerek bağırdı ve telefonu kapattı. Hemen ardından da 10 tane şnav çekti ve tekrar telefonu eline alıp bölük komutanını aradı. "Emrettiğiniz gibi, 10 şnav çektim, arz ederim komutanım!" diye tekmil verdi ve telefonu kapattı...

Böyle bir şeydir askerlik. Rütbenizin ne olduğu mühim değildir. Mantığın bittiği yerde askerlik başlar derler ama, kendi içerisinde bir mantığı vardır askerliğin. En önemli mantık ise emri sorgulamamaktır. Önce Tuzla, sonra da Eski Foça'da bu mantıkla eğitildik biz de. Emrimizin altındaki askerler, yani erler, onbaşılar, çavuşlar bizden çok daha bilgili, çok daha yiğit olmasına rağmen, sırf rütbemiz yüzünden biz ne dersek onu yapardı, hiç bir mantık aramadan.

Bak kardeşim;

Sen işte bu çocukların tatbikat yalanıyla şehirlere salındığı, halk ile karşı karşıya getirildiği bir sözde darbeyi bastırdığını düşünüyorsun. Almışsın eline bayrağını, kornalarla zafer turu atıyorsun. Sanıyorsun ki senin iman gücün durdurdu o tankı, topu, tüfeği. Hiç yanıbaşında G3 ateşledi mi biri, ya da tank topu ateşlendi mi bilmiyorum ama, bırak o imanı, osuruğu düğümlenir adamın. O çocuklar darbe için orada olduklarını bilmeden, ne yaptıklarını bilmeden indi o meydanlara. Korumak için and içtiği, gerekirse korkusuzca ölüme gittiği bu vatanın insanına mermi sıkmayacağı için de teslim oldu işin rengi ortaya çıkınca.

Sen ne yaptın?

Davul zurna ile askere yolladığın, en büyük asker bizim asker diye halay çekip yol kestiğin, şehit olduğunda "şehitler ölmez vatan bölünmez" diye slogan atıp ağıtlar yaktığın bu "çocuk"ları linç ettin ellerinde silah yokken. Türk Milleti'nin tarihinde silahsız olana güç kullanmak var mı? O çok övündüğün Osmanlı, silahını bırakıp telim olmuş "düşman" askerinin kılına zarar getirmiş mi?

İnsanlıktan çıktın kardeşim. İnsanlıktan çıkmaya o kadar hazırmışsın ki, karşındaki kaç yaşında, silahı var mı yok mu, düşman askeri mi yoksa senin askerin mi bakmadan linç ettin.

Günlerdir yazdıklarıma yorumlar yazan, küfreden yandaş arkadaşlar. Sizin mantığınız çok almasa da, ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı'ndan nefret etmem. İktidar Partisi'nden nefret etmem. AKP yandaşlarından nefret etmem. Sırf benim gibi düşünmediği için birinden nefret etmem. Benim doğamda bu yok. Ama sorgularım. Bir vatandaş olarak sorgularım. Aklıma yatmayan bir şey olursa eleştiririm. Nefret ettiğim için değil, bu ülkeyi daha yaşanılır bir yer olarak görmek istediğim için. 77 milyonun her bir bireyi aynı düşünemez ki, bunu bilirim. Fikir ayrılıkları, inanç ayrılıkları mutlaka olacaktır ve bu ayrımla yaşamak zorundayım. Ancak günün sonunda aslolan vatandır, bayraktır. Sen sözde vatan kurtardığını zannederek kornalarla şehir turu atarken, ben bir kaç kendini bilmez, gerizekalı komutan yüzünden ölen sivillere, halk tarafından linç edilen askerlere, Boğaz Köprüsü'nde evine gitmeye çalışırken öldürülen insanlara ağlıyordum.

Savaşın kazananı olmaz. Bak, 160 kişi öldü. Sen demokrasi bayramını kutluyorsun ama evlere ateş düştü. Sen kornaya her bastığında evladını, karısını, kocasını, babasını yitirenlerin yüreğini dağlıyorsun haberin yok.

Neden soru soruyorum biliyor musun? AKP li olmadığım, Erdoğan'ı ya da başka birini sevmediğim için değil. Bu salakça işe kalkışan komutanlar o mevkilere nasıl geldiler? Kimler ne zaman onları oraya koydu? Tekrar aynı şeyler olabilir mi? Bir gün Boğaz Köprüsü'nde işten eve dönerken ölmeyeceğimin ya da ölmeyeceğinin garantisi var mı? Bu ülkede artık darbe olmasın, hoşumuza gitse de gitmese de halkın dediği olsun, biz derdimizi o halka anlatmaya çalışalım, anlarsa ne ala, anlamazsa vatan sağolsun diye düşündüğüm için soru soruyorum.

Gözün o kadar kör ki, soru soranın darbeci olduğunu düşünüyorsun. Aklın o kadar ele geçirilmiş ki, iktidar yanlısı değilse darbe yanlısıdır diyorsun. Kızıyorsun, küfrediyorsun, kinini kusuyorsun ve dinlemiyorsun. Dinlemediğin için duymuyorsun.

Yarın bir başkasının senin kafanı kesmeyeceğinin garantisi var mı? Sakın "gerekirse canım feda" deme. Ağzına hiç silah sokuldu mu senin? Kör bıçakla üzerine geldi mi hiç kimse? O kadar kolay değildir canı feda etmek. Adrenalin desteği ile sallamak kolaydır da, işine gücüne giderken yolda önünü kesip de linç etmeye kalktılar mı aklın uçar gider. Bunlar yaşanmasın istiyorum. Tek derdimiz birbirimize ettiğimiz küfürler olsun. Kandırılan çocuklar yollarda kemerlerle dövülmesin, boğazları kesilmesin, kardeş kardeşe kıymasın istiyorum. AKP si, CHP si, MHP si umurumda değil. Bu ülkeye kim hizmet edecekse başım üstüne. Ancak bu ülkeye kim zarar verecekse, soru da sorarım, eleştiri de yaparım, hesap da sorarım.

Bu ülkede 15.Temmuz gecesi kendini bilmez bir kaç komutan yüzünden kabussu yaşadı herkes. Adamlar F 16 lar ile kendi insanını bombaladı. Tanklar ile Boğaz köprüsü'nü kesip, sivillere ateş açtı. Sen kornalarla zafer nidaları atarken, ben bunların nasıl olduğunu, neden olduğunu, ne şekilde mümkün olabildiğini düşünüyorum. Çünkü iman gücünün bir tankı durduramayacağını biliyorum. Elinde sopa ile F 16 ya kafa tutulamayacağını biliyorum. Dolayısıyla bir dahakine o tankı kullanan 22 yaşındaki "çocuk" ya insaf etmezse diye düşünmek istemiyorum.

Benim tarafım belli kardeşim. Ben Türkiye'nin tarafındayım. Bağımsızlık dediğin şey hikaye olmuş artık. Her şeyimizle dışa bağımlıyız. Üretmiyoruz, sadece tüketiyoruz. Akıl yürütmüyoruz, bize ne sunulursa olduğu gibi kabul ediyoruz. Bunu fırsat bilen güç sahipleri rahatlıkla bu ülkede darbe planlayabiliyor. Bundan sıkıldım artık. Türkiye'nin adının darbe ile yanyana anılmasından sıkıldım. Masum ölümlerden sıkıldım. Nefretten sıkıldım. Öfkeden sıkıldım. Dışa bağımlılıktan sıkıldım. Masallardan sıkıldım. Korkmaktan, kendimi güvende hissetmemekten, bugün nerede nasıl öleceğim acaba diyerek evden çıkmaktan sıkıldım.

Yargıda reform yapılması gerekiyor, üretmemiz gerekiyor, ihracat yapmamız gerekiyor, çok çalışmamız gerekiyor... ya biz ne yapıyoruz? Suriyeli mültecileri, darbeyi, IŞİD'i, katliamları konuşuyoruz.

AKP bu ülkenin oy kullanan seçmeninin neredeyse yarısının oyları ile iktidara geldi. Her türlü gücü var. Devlet tüm kurumları ile emrinde. Ordu öyle, emniyet öyle, istihbarat öyle...

Şimdi soruyorum;

Son 2 yılda onlarca bomba patladı bu ülkede. Yüzlerce, binlerce can gitti. Paralel yapı denen şefersizler yüzünden yüzlerce rütbeli asker, tecrübeli asker suçsuz yere hapislerde yatırıldı. 15.Temmuz'da birileri düğmeye bastı ve kendi bilmez vatan hainleri yüzünden onlarca suçsuz insan hayatını kaybetti. Havaalanları folloş oldu. IŞİD'i de giriyor, darbeci askeri de.

Suçlu kim?

Sen söyle canım kardeşim. Suçlu kim?

Bana durmadan küfrediyorsun, salya akıtıyorsun ama, asıl sorumlu kim? Asıl suçlu kim, onu söyle. Hiç mi sorumluluğu, suçu yok bu hükümetin? Onlar yönetmiyor mu bu ülkeyi?

Köprü yaptıklarında "helal olsun" diyeceğiz, de, ülkeyi yönetemediklerinde niye hesap soramıyoruz?

Darbeyi hükümet yaptı, havaalanında bombayı AKP patlattı demiyoruz ki. Neden engel olamadı, nasıl engel olamadı, neyi eksik yaptı diye soruyoruz. Bu soruları sormak "vah vah, darbe de olmadı, tüh!" demek değil ki. Sen elbet istediğin yere çekersin yazılanları. İçini boşaltmanın en kolay yöntemi öfkeni bir yere kanalize etmektir.

Sen yine küfret, salyalar akıt da...

Söyle bana, suçlu kim?

O küfrü beraber edelim, o salyayı beraber akıtalım gerekirse düşmana. Sarıklı olsan da, başörtülü olsan da, dindar olsan da, atesit olsan da, Alevi ya da Kürt olsan da fark etmez diyorum, anlamıyorsun.

Bu ülkede 80 can gitti, 1 gün yas ilan edildi. Suudi Prens öldü, 3 gün yas ilan edildi, bir gariplik yok mu diyorum...

Aklına esen darebe mi yapacak bu ülkede, bir gariplik yok mu diyorum.

Ne canlar yitiriliyor, ne gencecik çocuklar şehit ediliyor ülkenin her yerinde, bu kadar çok sela verilmiyor da, gerizekalı bir kaç rütbelinin yediği halt yüzünden dakika başı sela veriliyor, bir gariplik yok mu diyorum. Sen "seladan, ezandan rahatsızsan ülkeyi terk et" diyorsun.

Yazdıklarımı bu sefer üzerine oturduğun uzuv ile değil de, aklınla, gözlerinle okuduğunu ümit ediyor ve tekrar soruyorum canım kardeşim;

Suçlu kim?


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page